ULUSLARARASI SEMPOZYUM (Çevrimiçi)
TÜRK DÜNYASINDA ALP KADIN
8-10 Mart 2022/Ankara
Değerli Bilim İnsanları ve Araştırmacılar,
Gazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Uluslararası Sempozyumun konusu “Türk Dünyasında Alp Kadın “olarak belirlenmiştir. Bu sempozyum geçmişten günümüze her alanda savaşçı, kahraman, önder, örnek Türk Kadınları hakkındadır.
Günümüzde yasalardaki iyileştirmelere ve eğitim alanındaki çabalara rağmen kadına uygulanan şiddetin, taciz ve ölümlerin son bulmaması toplumda açılan derin yaralar, bilim insanlarını ve araştırmacıları bu önemli sorunun çözülmesi için çareler aramaya yöneltmektedir.
Bizler de bu sempozyumla doğudan batıya yurt tuttukları, vatanlaştırdıkları tüm toprak- larda Türk erkeğinin, tarihi kadını ile birlikte yazdığını, birlikte nice destanlar yarattığını hatırlatarak Türk Kadının gücünü toplum içindeki değerini bugünlere taşımak, yeniden uyanış için bir ilham kaynağı oluşturabilmek amacındayız.
Toplumsal hayatın en temel birimi olan aile, Türklerde devletin, milletin en küçük örneğini oluşturmuş, yuvayı yapanın, dolayısıyla aileyi meydana getirenin, aile bireylerini bir arada ve uyum içinde tutanın kadın olduğu genel bir doğru olarak kabul edilmiştir. Erkek- le eşit haklara sahip Türk Kadını, gerek gündelik hayatta gerekse askerî ve siyasî hayatta, devlet yönetiminde söz sahibi olmuş, erkeklerin de yaptığı gibi, barış zamanında ata binmek, ok atmak, güreşmek gibi idmanlarla zindeliğini koruyan Türk Kadını, savaş zamanında da erkeğiyle birlikte savaşmış, alplık göstermiştir.
Hareketli bir iktisadî ve kültürel hayatı sürdüren Türklerde “akıncılık”, dolayısıyla “kahra- manlık, alplık” önemli bir değer idi. “Alplık”, er veya kadın tarafından gösterilen cesurluk, yiğitlik, kahramanlık anlamına geliyordu. İslâmiyet’in kabulünden sonra “Alplık”ın anla- mına “gaza etmek” de eklenmiştir.
Gerek İslamiyet öncesi gerekse sonrasında “Alplık”, Türk yaşayışının bir gerekliliği olarak yüzyıllarca canlılığını korumuştur. Sakalardan Selçukluya ve sonrasında Osmanlıya kadar Türk Kadını, erkeğiyle omuz omuza çalışan, üreten, çocuğunu yetiştiren, gerektiğin- de de askerlik eden bir konumda olmuştur. Milli Mücadele sürecinde askere giden kocası- nın veya oğlunun yokluğunda evinin geçimini sağlamış, çocuklarını yetiştirmiş, dahası cepheye cephane ve silah taşımış, kimi zaman da düşmana karşı savaşmıştır.
Erkeğinin yanında, iffeti, sadakati, fedakârlığı ile savaşan, mücadele eden “Türk Alp Kadın”, destanlarımızda özel bir konumdadır. Oğuz Destanı’ndan Manas’a, Dede Korkut Oğuznâmeleri’ne kadar pek çok destanımızda ideal kadın tiplerinden biri olarak yer alan “Alp Kadın” tipi, toplumsal hayatta pek çok örneği yaşayan ve aynı zamanda da Türk top- lumundaki kadınlara ideal, örnek kadın tipi olarak sunulan savaşçı, yiğit, cesur, vatanse-ver bir insandır.
Türklerin tarih yolculuğunda farklı coğrafyalar, farklı milletler ve farklı kültürlerle ilişkileri sonucu sosyal ve siyasal hayatın içinde daha önce yabancı oldukları duygu düşünce ve davranış biçimlerinin de yer alması, uzun bir süre Türk Kadınının sosyal hayatın dışında kalmasına neden olmuş, savaşlar, yokluklar ve milli mücadele yılları sonrasında ulaşılan Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türk Kadını çıkarılan yasalarla sosyal, siyasal haklarına adım adım kavuşmuştur.
Bugün yasalarla elde ettiği hakların tam anlamıyla gerçek hayata yansıyamadığı, uğra- dığı şiddet, taciz, tecavüz, okula gönderilme yerine küçük yaşta evlendirilme, çok eşliliğin bir parçası olması/oldurulması gibi sorunların varlığına rağmen, ulaşacağı hedeflere, hayata geçireceği umutlarına emin adımlarla yürüyen Türk Kadını aynı zamanda pek çok alanda önemli başarıların sahibi “Alp Kadın”dır. Birilerinin kızı, birilerinin kardeşi, birileri- nin annesi, birinin eşi olarak hayat mücadelesinin içinde ailesine destek “Alp Kadın”, yanı sıra çeşitli meslek dallarında bilim ve sanat alanlarında varlığı ile başarılı çalışmaları ile gurur vermektedir. Bu onurlu gururun temelinde Atatürk gibi bir Türk Milliyetçisinin önderliğinde kadın ve erkek birlikte kazanılan bir Kurtuluş Savaşı sonunda ilan edilen Cumhuriyet ve onun değerleri vardır. Türk Kadınına armağan niteliğindeki 1924 yılında eğitimin birleştirilmesini sağlayan Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ve 1930, 1934 yıllarında Türk kadınına siyasal hakların verilmesini sağla- yan kanunların gücü vardır. Alp Kadının başarısında “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır!” sözleri ile yol gösteren Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK vardır.
Değerli Bilim İnsanları ve Araştırmacılar,
Gazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak 8 -10 Mart 2022 tarihinde düzenlediğimiz “Türk Dünyasında Alp Kadın” Uluslararası Sempozyumunda sizleri aramızda görmekten onur duyarız.
Prof.Dr. Alev Çakmakoğlu KURU
Gazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
Görüş, istek ve değerlendirmelerinizi bize iletin.